5 Eylül 2017 Salı

Al Gözüm Seyreyle Salih - Yaşar Kemal (Spoiler İçerir)

Büyük yazarlar korkutuyor. İçsel veya dışsal nedenlerle iyi bir okuma yapamazsam, kitabın derinliğine giremezsem, belki bir ömür zihnimde taşıyacağım replikleri, imgeleri, öykücükleri, nükteleri heba edersem diye çekiniyor, bu kitapların bir zamanlarının olduğuna, o an geldiğinde kitabın kendini okutacağına inanıyor insan. Bu bende en çok Yaşar Kemal için böyledir. Şu ana kadar (bu sonuncu dahil) altı kitabını okuduğum ve hepsiyle de beni sarsan, büyüleyen yazarın Bir Ada Hikayesi dörtlemesine başlamaya hala çok korkuyorum söz gelimi. Neyse ki, tatlı bir zorlama neticesinde Al Gözüm Seyreyle Salih'i okuyabildim de yine kavuştum Yaşar Kemal'e. 

Diğer kitaplarına hem çok benziyordu, hem de oldukça ayrıksı yönleri vardı bunun. Örneğin ilk basımı 1971'de olan Binboğalar Efsanesi'nde bazen tevatürle, bazense salt kendi kendilerine konuşarak bir anda kendi gerçeküstü anlatılarını kuruveren karakterlere çok benziyor ana karakter Salih (bu kitabın ilk basımı 1976). Öte yandan artık bu anlatılar hayal aleminde yalıtılmış değiller, gerçeğin içine her an her saniye sızıyor ve karakterler için bir gerçeklikten kaçış yöntemi olmaktan çıkıp gerçekliği var eden bir boyuta bürünüyorlar. İkinci olarak, hem Yaşar Kemal'den, hem de yazıldığı dönemden beklendiği üzere bir "X sorununa parmak basma", "Y'nin yok oluşuna bir ağıt" romanı değil Salih. Ancak masalsı yapısının arkasına sığınarak toplumsal sorunlara da gözünü kapatmıyor, hatta nasıl İnce Memed'de ya da Binboğalar Efsanesi'nde dönemin politikacıları bile gerçek isimleriyle bu büyülü anlatının içinde var oluyorsa, bunda da onca masalsılığın içinde Ali Rıza Binboğa kasabaya gelebiliyor örneğin.

Bir büyüme romanı olarak okudum ben Salih'i. "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusunun (sorumluluğun üniversite tercih uzmanlarına emanet edildiği ya da "asker/polis olacağım"a esir düştüğü çağdan hemen önce) tılsımını büyük ölçüde koruduğu dönemde, okula verilmemiş Şileli bir çocuğun gözünden rol modeller üzerinden kaçakçılık dahil bir mesleki panorama çıkartılmış romanda. Hepsi bu çocuğun gerçekliğine göre sunulmuş; hiçbiri kağıt üzerinde değil çünkü her biri neticede çocuğun hayatına temas eden bir karakter ile ilişkili, kaçakçılık bir macera mesela, doktorluk güzel ama yabancı, balıkçılık meraklı ve korkunç, demircilik yalnız, öfkeli, kıvılcımlı...

Bu bağlamda Yaşar Kemal'i büyük romancı yapan, misal Kemal Tahir'den kat be kat üstün kılan şey bu büyüme hikayesini gerçekten bir hikaye kılması. Kemal Tahir'in "Esir Şehrin İnsanları"nı hatırlıyorum, kitapta gerçekten de işgal altındaki İstanbul'daki İstanbullu profillerini çıkarmak istemiş ve oldukça gevşek bir olay örgüsü ile kitabın her bölümünde bir başka profili okura tanıtmaya varan bir çiğlik çıkmıştı ortaya. Yaşar Kemal'in bu kitabın adını "Hangisi Gibi Olsam" koyduğunu ve her bölümde bir başka meslekten karakterle bir olay yaşayıp dersler çıkardığını gözünüzün önüne getirin. Getiremezsiniz.

Bu açıdan baktığımızda, kitaba damgasını vuran iki unsurun meslek dahi olmaması manidar. Bunlar yaralı bir martı yavrusu ile mavi bir oyuncak kamyon. İkisi de başta renkleriyle olmak üzere (renkler, kokular Yaşar Kemal'de her zaman çok baskın öğelerdir ya zaten) Salih'in aklını başından alan bu iki temel unsur uyandırdıkları tutkular üzerinden hikayede belirleyici rol alırlarken büyümeye dair pek bir şey söylemiyorlar gibi görünse de, daha derin bakıldığında Salih'in arayışına dair ipuçları barındırdıkları söylenebilir sanırım. Biri materyal dünyanın albenisini simgelerken bir diğeri doğanın bir parçası olarak insan olmayı hatırlatıyor sürekli. Mavi kamyonun büyüsü bir kamyon enflasyonu içerisinde kaybolup giderken, iyileşmez denen martının iyileşip üstüne bir de uçmasının ölümün de, yaşamın da mucizevi oldukları kadar aleladeliklerini ortaya seriveriyor; can vermek de, can almak da zorluklarına karşın sıradanlaşıyor. Nihayet Salih can aldığı için onmayan balıkçılıkta karar kılsa da Yaşar Kemal'in müdahalesi ile cevhere can veren demircilik kaderi oluyor Salih'in.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder