10 Eylül 2018 Pazartesi

Sadık Hidayet - Alacakaranlık

Yani, gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Sadık Hidayet'in Kör Baykuş'unu okumayanın dayak yediği dönemlerde Allah yüzüme bakmış ki direnmişim. Edebiyatta öyle ya da böyle uluslararası isim yapmış bir kişinin bu kadar kötü öyküler yazacağını kim tahmin edebilir? Bir tek Sabahattin Ali'nin Atsız dönemi öyküleri -ki bu öyküleri ne kadar kötü bulduğunu kendisi de söyler- beni bu kadar şaşırtmıştı. 

YKY baskısının arka kapağında öykülerin "... bugün bile Doğu toplumlarında güncelliğini koruyan dayak, çokeşlilik, sevgisizlik, vefasızlık, kötü arkadaş, hurafeler, sıtma ve esrar bağımlılığı gibi konuları" ele aldığı söylenmiş. "İki satırlık arka kapak yazısı," deyip geçmeyin, bu kitap hakkında "ilgili çekici bir şeyler" yazma görevini bana verseler ben de bu kadar saçmalardım. Öykünün birinde bir çocuğun sıtmalı, bir kötü adamın esrarkeş olması bu konunun ele alındığı anlamına gelmiyor tabii ama ne yapabilirsiniz ki?

İçindeki öykülerden yalnızca biri, Kocasını Arayan Kadın adlı öyküsü yoksul köylü dünyasının tasviri açısından edebi olarak sınıfı geçer (o da hocasından dayak yiye yiye), ama Yaşar Kemal'in Bebek öyküsünü okuduysanız Hidayet'inkinin yüzüne tükürmezsiniz.

Kimse okumasın, okuyan birini görürseniz de eline pat diye vurun. Hızır'la Musa kıssasında olduğu gibi hayrı sonradan ortaya çıkar.


Image result for sadık hidayet alacakaranlık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder