25 Aralık 2017 Pazartesi

Perihan'la Alakadarlar Cemiyeti - Ferat Emen

Diyelim ki küçükken anneniz babanızı av tüfeğiyle vurmuş. Öyle herkese söylemiyorsunuz. Ezbere bir yalanınız var, babam trafik kazasında öldü. Yıllar içinde kazaya dair detaylar bile geliştirmişsiniz, ne kadar detay verirseniz gerçeklikten o kadar uzaklaşıp rahatlıyorsunuz çünkü. Veya lisede bir arkadaşın cebinden bir miktar para araklamışsınız, ortaya çıkınca adınız hırsıza çıkmış, yıllar boyunca alay edilmişsiniz. Sırtınızdaki bir çocukluk hastalığından kalma büyük yara iziniz yüzünden vücudunuzdan utanıyor da olabilirsiniz, her sene yaz gelmesin diye dua ediyorsunuz ki kısa kollular, şortlar giyilmesin. Arkadaşlar denize çağırınca bahane bulmak zorundasınız. Ulu orta konuşmadığınız, "kendimle barışığım" gösterisi yapamadığınız bir veya birkaç travma. Herkesin vardır.

Şimdi bir de arkadaş ortamı gelsin gözünüzün önüne. Yakın dostlar birlikte. Laf lafı açıyor, birinin aklına konuyla ilgili komik bir fıkra, bir anekdot geliyor. BAM. "Av tüfeğiyle götünden vurmuş!" diyor fıkrada. BAM. "Amına koduğumun hırsız piçi, bir de bacak kadar bişey" diye anlatıyor arkadaş. BAM. "Hatunu soydum ki bir baktım sırtında cılk yara, aynen geri giydirip yolladım." Herkes gülüyor. Travmanızdan habersizler. Dostunuzun kötü bir niyeti yok. Bu yüzden siz de güler gibi yapıyorsunuz. Ama canınız pis sıkılıyor. 

Bir başka arkadaş ortamı. Yine sizin camia. Ama içinde pislik tipler de var. Aranızın kötü gittiği biri var mesela. Laf lafı açıyor, bu köpek soyunun bir espri yapacağı tutuyor. Veya bir anısını anlatacak. BAM. O esnada gözlerinizin içine bakıyor. Gözlerinde hastalıklı bir ifade. Dudaklarının kenarında kusmuk sızar gibi bir sırıtış. Şerefsiz. Travmanızı biliyor. Daha önce birine anlatmışsınız. Onun da kulağına gitmiş işte. Avcuna düşmüşsünüz bir kere. En rahat hissetmeniz gereken ortamında sadizmin doruğuna varıyor. Alenen "Senin şöyle bir travman var," dese, bilen bilmeyen herkese duyursa bu kadar ızdırap veremeyecek, biliyor. Kıvrandırmak daha zevkli.

allahın sadisti
İşte Ferat Emen de bizim edebiyatımızın sadist ruhlu herifi. Öykü değil fıkra anlatıyor. Şerefsiz adam fıkraları. Bazen güldürüyor da. Hatta çoğu zaman. Dinlendirip dinlendirip dövüyor çünkü. Her şeye rağmen dünya güzel bir yer, diye düşünmeye başladığın anda hissetmiş gibi kendini hatırlatıyor. Dondurma kasesindeki kıl gibi. Tam hatunla buluşacağın gün burunda çıkan öküz gibi sivilce ya da. Patlatmaya çalışınca daha pis kızarıp büyüyor. 

Kimilerine göre Haneke çok rahatsız edici olabilir. Ferat Emen Haneke'yi rahatsız etmeye oynuyor. Mahallede top oynayan bacak kadar veletlerin oyununa karışan lümpen mahalle abisinin şerefsizliğiyle öykülerin akışını bozuyor. Olmayacak yerde bir küfür savuruyor. Saçma sapan karakterleri yan yana oturtuyor. Ertesi gün gireceği sınavın stresiyle uykuya dalan çocuğun rüyasında iflas eden Meksikalı bir tekstil devi olduğunu görmesinin manidar mantıksızlığı gibi.

Perihanla Alakadarlar Cemiyeti'ni ikinci kez, aynı heyecanla okudum. Aradan belli bir süre geçsin, üçüncü kez de okurum. Hüsniye Hanım'ın Ağzı'nı birine vermişim sanırım, bulsam onu da okuyacaktım. Teknik ve içerik olarak günümüz yazarları arasındaki tek özgün kalem Ferat Emen. Böyle topluma böyle öyküler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder