5 Haziran 2020 Cuma

Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk

Orhan Pamuk'un Veba Geceleri'ne hazırlık babında, daha en başından pek de ilgimi çekmemesine rağmen okudum Kafamda Bir Tuhaflık'ı. Ve başıma bir iş gelmeyecekse hiç beğenmedim. 

Kafamda Bir Tuhaflık , Orhan Pamuk - Fiyatı & Satın Al | idefix
Pamuk'un romanın başında vaat ettiği "birbirinden tuhaf olaylar" yok bir kere kitapta. Tam aksine, hususi bir epigrafı bile olan sondan bir önceki bölümün ciddi ciddi alelade bir aile içi emlak anlaşmazlığı mevzuuna ayrılmış olmasında berrakça görebileceğimiz şekilde çok zayıf bir hikayesi var. Tekil bir örneği (Boğaz'daki koyun sürüleri) saymazsak Kara Kitap'taki "İstanbul mitleri"nin (ki Orhan Pamuk'a Nobel'i getiren özelliği bu mitleri üretebilmesidir) esamisi okunmuyor. 

Evet "alkolsüz alkollü içecek" olarak boza özgün bir İstanbul sembolü olarak iyi düşünülmüş ve göç sonrası İstanbul'unun ruhu bozacı Mevlut'ta başarıyla tecessüm ettirilmiş, fakat bu Pamuk'un kapasitesi düşünüldüğünde İstanbul okumamızı ne derece derinleştirici, "keskin" bir fikir emin değilim açıkçası. Yine bir içsel kazı alanı olarak resmi görüş/şahsi görüş ile dilin niyeti/gönlün niyeti ayrımlarının çakıştırılması başarılı bir detay gibi görünüyor, fakat yan hikayelerle desteklenen, ayrıntılarla zenginleştirilen bir boyuta taşınamamış, bir "izlek" değil, tespit düzeyinde kalmış. 

Biçimsel olarak baktığımdaysa, daha önce (örneğin Masumiyet Müzesi'nin Kemal'i) anlatıcıdan rica ederek söz alan karakterlerin bu defa (İstanbul'un arazilerine "konmaları" gibi) anlatıyı teklifsiz işgal etmeleri hoşuma giden bir teknik detay oldu. Karakterlerin sınıfsal durumları yalnızca dil ve/veya içerik değil, biçim üzerinde de belirleyici olabilir, diyor Pamuk bu tercihiyle (elbette bu sınıf okuması gayet burjuva bir yerden yapılıyor, o ayrı konu). Ama salt bunun için 500 küsur sayfalık bir romanın okunması göze alınır mı emin olamıyorum. Ben en azından Süleyman-Ferhat çekişmesiyle resmedilen makro (siyasal) sandığımız çatışmaların aslında mikro (bireysel) husumetlerin projeksiyonu oluşu meselesinin daha ustaca bir kurguyla işlenmesini bekledim, ama bu hikayeler de apar topar yayından kaldırılan dizilerin finalleri gibi sonuçlara bağlanıp kaldı maalesef. 

Neticede bu kitabı okuduğum için elimde hiçbir şey kalmadı. Daha çok İstanbul'a gelmeden önce okuma yapmak isteyen entelektüel okura kurmaca soslu bir yakın tarih rehberi olsun diye yazılmış bir roman gibi sanki Kafamda Bir Tuhaflık. Umarım Veba Geceleri de aynı hayal kırıklığını yaratmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder